ÖFKELENMEK ÖĞRENİLİR…
- saimecagli
- 5 Eyl 2016
- 3 dakikada okunur

Uzun zamandır şehrimizin en önemli problemlerinden biri okullarda yaşanan şiddet olayları olmaya başladı. Öfkesine yenilip, fiziksel şiddete başvuran gençlerin sayısı hızla artmakta. Okulun temel işlevlerinde biri öğrenciye istenmeyen davranış ve modellerden arındırılmış bir çevre sunarak barışçıl bir toplumun temellerini atmaktır. Etkin bir okul ortamı için okul çalışanları, öğretmenler, öğrenciler arasında işbirliği olması gerekir. Bunu başarabildiğimiz ölçüde bu öfkenin ve şiddet olaylarının önüne geçebiliriz. Çocuklarımız öfkenin kontrol edilip edilemeyeceğini bizlerden öğrenirler. Öfke sadece çok rahatsız edici değil, aynı zamanda da çok tehlikeli olabilecek bir duygusal durumdur. Bunun ne demek olduğunu hepimiz biliyoruz, çünkü hayatımız boyunca bir veya birkaç kez bizi çok saldırgan davranmaya zorlayan ve bazen de gerçekten de böyle davrandığımız noktaya geldiğimiz durumlar olmuştur. Öfke diğer duygular gibi son derece doğal, evrensel ve sağlıklı olarak ifade edildiğinde yapıcı ve kişilerarası iletişimi düzeltici olabilen bir duygudur. Ancak, öfke aynı zamanda kontrol edilemeyen ve yıkıcı bir biçimde davranışlara yansıyarak saldırgan ve son derece tahrip edici tepkilere dönüşme potansiyeline sahip de bir duygudur. Öfke diğer duygular gibi son derece doğal, evrensel ve sağlıklı olarak ifade edildiğinde yapıcı ve kişilerarası iletişimi düzeltici olabilen bir duygudur. Ancak, öfke aynı zamanda kontrol edilemeyen ve yıkıcı bir biçimde davranışlara yansıyarak saldırgan ve son derece tahrip edici tepkilere dönüşme potansiyeline sahip bir duygudur. Öfkenin sağlıklı olarak yaşanıp, yönetilebilmesi için kabul edilmesi, nedenlerinin ve biçiminin anlaşılması ve kesinlikle saldırgan biçimlerde ifadesinin kontrol edilmesi gereklidir. Ergenin, erişkinler dünyasında aranan olgunluğa ulaşabilmesi, beklentileri karşılayabilmesi için ergenlik dönemini sağlıklı geçirmesi gerekir. Bu dönemin sağlıklı geçmesinin bir koşulu da ergenlik döneminde yoğun olarak yaşanan duyguların tanınması ve davranışların kontrol edilebilmesidir. Bu süreçte okula ve aileye önemli ölçüde sorumluluk düşmektedir. HEPİMİZE SORUNLARIMIZ OLDUĞUNDA BİZİ MUTSUZ EDEN ŞEYLERİ DÜŞÜNMEMİZ ÖĞRETİLDİ. Öfke çoğu zaman; üzüntü, hayal kırıklığı, kaygı, korku, utanç ve suçluluk duygularını gizler. Buz dağının görünen yüzünde öfke, görünmeyen yüzünde de bu sözü edilen duyguların varlığını fark edemeyiz. Öfke her zaman sorunlarınızı artırır. Öfkelenmek sizi, sorunları çözmekten alıkoyar. Çevrenize akıl sağlığı ile ilgili kötü bir örnek sergilersiniz. Öfke sizi fiziksel olarak hasta edebilir. Baş ağrısı, ülser vb psikosomatik belirtiler ve hastalıklar yaşanmaya başlarsınız. Öfkelenmenin üstesinden gelebilmek için ilk önce, hayatınız boyunca size öğretilen, diğer insanlar sizi öfkelendirir düşüncesinden vazgeçmelisiniz. Diğer insanlar ve olaylar sizi öfkelendirir, gücendirebilir. Huzursuz olduğumuzda gerçekte olaylar bu şekilde gelişmez. Diğer insanlar keyfimizi kaçırmıyorsa o zaman biz nasıl öfkeleniyoruz? Başımıza gelenlerle ilgili öfke dolu düşüncelere sahip olarak elbette. Hayal kırıklığı normal sağlıklı bir duygudur. Hayatta her istediğimizi elde edemeyebiliriz. Önemli olan hayal kırıklıkları öfke, kaygı ve depresyona dönüştürmemek. Her şeye sahip olabilirsiniz ama bu sizi mutlu yapmaya yetmez. Hayal kırıklığı ne kadar ciddi olursa olsun biz izin vermedikçe, ruhsal dengesizliğe sebep olmaz. Diğerlerinin haksız kendinizin haklı olduğunuzu düşünseniz bile, onların istediklerini düşünmesine izin verin. Bu görüşlere sahip olmaya hakları var, tıpkı sizin de hakkınız olduğu gibi. Israrcı olmaktan çok ısrarcı olmak için saldırganlaşmak sizin seçiminizdir. OLAYLAR DEĞİL YORUMLAMA BİÇİMİNİZ ÖNEMLİDİR…
Diğer insanlar sizi mutsuz eder, Hayal kırıklığına uğramak berbat bir şeydir. Diğerleri beni hayal kırıklığına uğratmamalı, Uğratırlarsa bu çok kötü, cezalandırılmalılar… Bu şekilde yorumladığınız zaman öfke duymak kaçınılmaz olur. Kendi kendimizi mutsuz eder, kendi kendimizi öfkelendiririz. Diğer insanların sakin biriyle konuşurken ne kadar kolay sakin olabileceklerini görmek şaşırtıcıdır. Okullarda şiddet olaylarının önüne geçilmesi için hepimize çok fazla görev düşmekte Her şeyden önce çocuklarımıza örnek olmalıyız çünkü öfkelenmek öğrenilir. Çocuklarımız çatışma çözme becerilerini bizlerden öğrenir. Bunun sonucunda ise, okullarda yaşanan şiddet, devamsızlık gibi olaylar azalabilir. Empati becerileri geliştirilir, kendi kendini yönetebilmesini sağlanır ve iç denetim kazandırılabilinir. Problem çözme becerisini günlük yaşamlarında da kullanılmasını sağlayarak yaşam kalitesini geliştirir, çocuklarımıza eleştirel düşünme yeteneği kazandırabiliriz. Olaylar, durumlar ve kişiler hakkında pozitif düşünme olumsuzluk yaratan durumları daha ortaya çıkmadan engelleyebilir. Kişilerin zihinlerinden farkında olmadan çok sık geçen “ya hep ya hiç”, “asla”, “her zaman”, “meli, malı” içeren düşünceler kolay öfkelenilmesine davetiye çıkartır. İnsanlarla ilişki halindeyken yapılan bir takım iletişim hataları öfke yaratan durumlara zemin hazırlayabilir. Örneğin seçilen cümlelerde hep karşıdaki kişiyi suçlamak, yargılamak ve eleştirmek yerine onun davranışı karşısında kişinin kendi düşünce ve duygularını ifade etmesi yaşanabilecek çatışmaları önleyebilir. Örneğin; “Yanlış düşünüyorsun” demek yerine “Ben senin gibi düşünmüyorum” demek daha yumuşak bir ifadedir. İlk ifade karşıdaki kişinin öfkelenip savunmaya geçmesine neden olurken ikinci ifade gerginlik yaşanmasına sebebiyet vermeyecektir. Çeşitli gevşeme egzersizleri ile öfkemizi kontrol altına almaya çalışabiliriz. Beden rahatlayınca zihin de gevşeyecek ve öfke duygusu dinecektir. Bu teknikler, öfkelenmeye başlanılan ya da öfkelenilen anda kullanılan yöntemler haline getirerek ve yeterince pratik yapılarak kalıcı hale getirilebilir. Kontrolsüz güç, güç değildir !
Comments